* Diyabet nedir? Nasıl meydana gelir?
Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun (şekerin) hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin (hücre kapısındaki kilidin) bozukluğuna bağlı gelişmektedir.
* Diyabet (şeker) hastalığının belirtileri nelerdir?
İnatçı hiperglisemi neredeyse şeker hastalığı ile ilgili sizi uyarabilecek tüm belirtilere sebep olur.Bu belirtiler: Sık sık idrara çıkma Aşırı susama Bulanık görme,halsizlik,bitkinlik, beklenmedik kilo kaybı ve acıkma hissidir. Mide bulantısı,kusma,nefes kokusu, erkeklerde empotans, sık idrar yolu enfeksiyonu,adetten kesilme, kuru ve kaşıntılı deri ,yaraların geç iyileşmesi,sık sık idrara çıkma (poliüri) hissi vardır.Çünkü kan şekeri yükseldiğinde böbrekler ememedikleri fazla şekeri atmak için çalışırlar.Genellikle kan glukozu 180 mg a ulaştığında idrarda glukoz atılmaya başlar (glikozüri). Uzun zamandır şeker hastası olanlarda bu seviye çok daha fazla yükselmeden idrarda glukoz çıkmayabilir.
İdrarla atılan şeker beraberinde suyun da atılımını sağlar.Böylece oluşan sıvı kaybı ile aşırı susama (polidipsi) hissi oluşur.Bu belirti çoğu zaman hastalar tarafından sadece ağız kuruluğu olarak hissedilir.
Bulanık görmede bu susuzluk periodları esnasında gözdeki glukoz ve su seviyelerindeki değişikliğe bağlıdır.
Hücreler yakıt maddeleri olan glukozu yeterince alamadıkları için halsizlik ve bitkinlik oluşur. Bu kayıp yakıtı yerine koyabilmek için vücutta biriken yağlar yakılmaya başlar ve kilo kaybı ile birlikte aşırı acıkma hissi oluşur.Yağ hücreleri bozularak ketonlara dönüşür ve bu ketonlar idrarla atılır. (ketonüri) Kan şekeri yükselince deri enfeksiyonlarında artış olur.Şeker bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşturur.
Yüksek glukoz düzeyleri sinir harabiyetine sebep olarak geceleri ayak ağrıları ve kramplara sebep olabilir.
İnatçı hiperglisemi uzun vadede kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve görme bozuklukları gibi diabet komplikasyonlarına da sebep olabilir.
* Diyabet Tedavisi
· EĞİTİM
· EGZERSİZ
· BESLENME
· İLAÇ
Diyabet tedavisi 4 ana başlık altında toplanabilir. Tedavinin amacına ulaşabilmesi için diyabetli bireylerin bu 4 hususa da dikkati ve uyumu gerekir. Tedavide başarıya ulaşabilmek için her diyabetlinin diyabet hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu amaçla diyabet polikliniklerinde görevli doktorlar ve eğitim hemşireleri tarafından hastalara diyabet hakkında temel bilgiler verilmektedir.
Diyabetin risk faktörleri arasında, fiziksel aktivitenin azlığı ve obezite (şişmanlık) önemli yer tutar. Özellikle son yıllarda tüm dünyada diyabetli birey sayısındaki artış gelişen teknoloji ile birlikte insanların daha sedanter yaşamasıyla yakından ilgilidir. Fiziksel aktivitenin azlığı diyabet gelişiminde rol oynadığı gibi diyabetli bireylerde kan şekeri regülasyonunu da olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle tüm diyabetliler ve hatta diyabet riski taşıyan bireyler yaşları, fizik kapasiteleri ve eşlik eden sağlık sorunları da göz önünde bulundurularak düzenli egzersiz programları uygulamalıdırlar.
Diyabet tanısı alan her bireye yaşına, kilosuna, fiziksel aktivitesine uygun bir beslenme programı uygulanmaktadır. Her diyabetliye konusunda uzman bir diyetisyen tarafından diyabetik diyet detaylı olarak anlatılmalı, mümkün olduğunca hastanın beslenme alışkanlığına yakın bir program düzenlenmelidir.
Diyabet tedavisinde egzersiz ve diyet tedavisine rağmen kan şekeri hala yüksek seyrediyorsa şeker düşürücü hapların kullanılması gerekir. Farklı etkileri ve kullanım şekilleri bulunan çeşitli şeker düşürücü ilaçlardan uygun olanı diyabetliyi takip eden doktor tarafından seçilerek tedaviye eklenir. İlaç tedavisinde diyabetlinin dikkat etmesi gereken hususlar; ilaçların zamanında ve doktorun uygun gördüğü dozda kullanılmasına özen göstermektir.
Tip 1 diyabet tedavisinde şeker düşürücü hapların yeri yoktur tedaviye direkt insülin verilerek başlanır. Tip 2 diyabet tedavisinde kan şekeri regülasyonu diyet-egzersiz ve şeker düşürücü haplarla sağlanmıyorsa insülin tedavisi gerekir. Buna ek olarak ameliyat olacak hastalarda, ameliyat döneminde, hamilelikte, ağır enfeksiyon geçirenlerde, ayak yarası olan kişilerde insülin tedavisi uygulanır.
* Diyabetlide ayak bakımının önemi
Diyabetlilerde yıllar içinde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu ayak bakımıdır. Çeşitli nedenlerden dolayı diyabetlinin ayaklarına özel itina göstermesi gerekmektedir. Bunlardan ayak ve bacak damarlarındaki daralma ve benzeri dolaşım bozuklukları, önemlidir. Diyabet, yaşlanma, sigara içimi gibi nedenlerle bacak damarlarında sertleşme, kireçlenme ve dolaşım bozuklukluğu ortaya çıkmaktadır.
Diğer yandan tedavisiz ve kontrolsüz diyabette bacak ve ayaklardaki sinirlerin işlevleri bozulmakta, ağrı, sıcaklık ve dokunma hissinde azalma olabilmektedir (nöropati). Böylece ayaklardaki yaralanmalar hissedilmemekte, fark edilememekte olaya, enfeksiyon (iltihap) eklenmekte ve fark edildiğinde tedavisi zor olmaktadır.
Unutulmaması gereken nokta; vücudun ağırlığını taşıyan ve en çok baskı altında kalan organlardan biri olan ayakların, yaralanmalara en açık organ olduğudur.
Bahsettiğimiz bu risk faktörleri, hastalıkla uzun süre beraber yaşayan ve kan şekeri kontrolü iyi olmayan hastalarda daha sık görülmektedir.
* Nöropati ile ayak yaraları nasıl oluşur?
Ayaklara batabilen çivi, iğne gibi yabancı cisimlerin ağrısı hissedilmez, iltihaplara zemin hazırlar.
Çoraplardaki kıvrımlar, ayakkabı yaralamaları (vuruklar) ayakkabı içinde unutulmuş küçük kum ve v.b. maddeler, ayaklarda tahriş ve küçük yaralanmalara neden olabilmekte ancak bunların ağrısı hissedilmediğinden olay ilerlemektedir.
Ayaklarının üşüdüğünden yakınan ve ısınmak için ayaklarını soba ve kalorifere yaklaştıran diyabetlide yanık ortaya çıkabilmektedir.
Tırnak batmaları ağrı vermediğinden olaya enfeksiyon eklenmesi ve ayağın şişmesi ile hasta olayın farkına varmaktadır.
Ayak sorunlarının büyük çoğunluğu, uygun olmayan ve yetersiz ayak bakımı ve ayakkabı sorunları ile ortaya çıkmaktadır. Tırnakların yanlış kesilmesi, tırnak batması, nasırlar, ayaklarda kesik, ayakkabı vurmaları, yanıklar, parmak aralarındaki mantarlar en sık rastlanan ayak yarası oluşma nedenleridir.
* Hangi ayak tehlike altındadır?
Ayaklarınız kuruyorsa
Parmak aralarında mantar varsa
Ayaklarınızda kabarcıklar, su toplamaları oluyorsa
Ayaklarda nasır varsa
Ayaklarda üşüme, duymada, dokunmada hissizlik varsa
Sigara içiliyorsa
Tırnaklar kalınlaşma, şekil değişimi veya içe kıvrılma varsa
* Bu kadar dramatik sonuçları olabilen ayak sorunları nasıl önlenebilir?
Doktorunuza gittiğinizde ayaklarınızı muayene ettirmeli, nöropati, dolaşım bozukluğu olup olmadığını öğrenmelisiniz. Doktorunuz bu konuda size yardımcı olacaktır.
Ayaklarınızın günlük bakımını ihmal etmemelisiniz. Günlük bakım için aşağıdakileri uygulayın;
Hergün ayaklarınızı ılık (suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin) su ile ve sabunla yıkayın. Yumuşak, temiz bir havlu ile iyice kurulayın. Ayaklarınız kuruyorsa nemlendirici bir krem kullanın. Ayak tabanınızı bir ayna yardımı ile muayene edin. Su toplamaları varsa bunlara dokunmayın.
Tırnaklarınızı törpü ile kısaltın ve düz olarak kesin. Tırnaklarınız içe kıvrılıyorsa doktorunuza gösterin.
Nasır varsa bunları jiletle kesmeyin. Banyoda yumuşattıktan sonra yavaş ve nazikçe ponza taşı kullanabilirsiniz.
Çıplak ayakla dolaşmayın
Ayaklarınız üşüyorsa yün çorap giyin. Elektrikli battaniye, kaynar su torbası, buyot, seyyar ısıtıcı ile ayağınızı ısıtmayı denemeyin.
Ayakkabınız yumuşak, orta büyüklükte topuk yüksekliği olan, sıkmayan gevşek de olmayan bir ayakkabı olmalı, ayağınızı terletmemelidir. İlk aldığınızda ayakkabınızı günde en fazla 2 saat giyin. Ayakkabınızı giymeden önce (çivi, taş, kum parçaları, diğer yabancı cisim yönünden) içini elinizle kontrol edin.
* Ayak yaralanmaları varsa ne yapılmalıdır?
İlk yapılacak olan dinlenmek ve yürümemektir. Ayak yarası baskı altında kaldığında iyileşmemektedir. Bunun yanında tendürdiyot, mersol, oksijen gibi maddeler ve merhemler kesinlikle doktorunuzun kontrolü ve önerisi olmadan kullanılmamalıdır. Bir gün bile gecikmeden doktora müracaat edilmelidir.
* Diyabet Ayakkabısı Seçimi
Diyabetli hastaların ayakkabı seçimleri çok önemlidir ve ayaklarının durumu göz önünde bulundurularak, yine bir uzmanın yönlendirmesiyle seçilmelidir.
* Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
• Ayakkabının üst kısmı yumuşak ve esnek, iç kaplama ise düz olmalı ve çıkıntıları ve dikişleri olmamalıdır.
• Deriden ya da diğer nefes alabilen malzemeden yapılmış olmalı,
• İç taban ve iç malzeme rahatsızlık vermeyecek biçimde bağlantılı yapılmış olmalı,
• Taban özellikle ön kısımda esnek olmalı, parmak kısımları dar olan ayakkabılar kesinlikle önerilmez.
• Ayağın rahat etmesi için ortopedik taban kullanılmalı.
• Ayağı zorlamayacak şekilde hafif olmalı.
Uzman doktorlar tarafından tavsiye edilen Falcon diyabetik ayakkabılarına sizde sahip olabilirsiniz.

* Hamilelikte Şeker Hastalığı (Gestasyonel Diyabet)
Gebelikte şeker hastalığı ne demektir?
Şeker hastalığı (diyabet) kanda yüksek şeker düzeylerine neden olan bir durumdur. Bazı kadınlarda gebe kalmadan önce diyabet mevcuttur. Bazı diğer kadınlarda ise “gestasyonel diyabet” olarak adlandırılan durum şeklinde gebelikte meydana gelir. Yaklaşık %3 kadında gebelikte kan şeker düzeyi bozuklukları görülür.
Gebelik süresince hormonlar, tüm gebe kadınlarda, normal sayılan bir kan şeker düzeyi yüksekliğine neden olur. Eğer bu kan şeker düzeyi yüksekliği nedeni ile vücudunuzda problemler meydana gelirse, gebelikte diyabet hastalığı ortaya çıkabilir. Özel bir diyete başlamanız gerekebilir; hatta insülin enjeksiyonlarına ihtiyacınız olabilir.
Eğer gebe kalmadan önce diyabetiniz var ise, gebelik süresince kan şeker düzeyinizi kontrol altında tutabilmeniz öncekine nazaran daha zor bir hale gelebilir. İnsülin dozunuzu değiştirmeniz gerekebilir.
Eğer gebelik öncesinde veya süresince diyabet tedavi edilmezse şu problemler ortaya çıkabilir:
- Kanınızdaki yüksek şeker düzeyleri, bebeğin çok irileşmesine neden olabilir. İri bebeklerde, doğum öncesinde ve sırasında daha çok problem ortaya çıkma riski vardır.
- Bebekte, kalp, böbrek ve omurga anomalileri olabilir.
- Gebelik esnasında, “pre-eklampsi” olarak adlandırılan yüksek tansiyonunuz olabilir ve bu durum sizde veya bebekte sorunlara yol açabilir.
- Erken doğum eyleminiz olabilir (gebeliğin 37. haftası sonlanmadan önce) veya bebeğin erken doğurtulmasını gerektiren durumlar ortaya çıkabilir.
- Bebeğin doğumunu takiben, “hipoglisemi” olarak adlandırılan kan şeker düzeyinde düşüklük olabilir.
- Bebeğin doğumunu takiben, akciğerleri tam gelişemediği için solunum problemleri ortaya çıkabilir.
- Eğer gebelik öncesinde ve süresince doğru bir tedavi alıyor ve düzenli kontrollerinizi yaptırıyorsanız, sağlıklı bir bebek doğurabilme şansınız yüksektir.
Şeker hastalığı (diyabet) Belirtiler nelerdir?
Pek çok gebe kadın diyabetin belirtilerini fark etmemektedir; ancak idrar ve kan testleri ile diyabetin varlığı gösterilebilir. Diyabetin bazı belirtileri şunlardır:
- Susuzluk hissi
- Kilo kaybı
- Çok fazla yemek yemek
- Çok fazla miktarda idrar yapmak
- Açıklanamayan yorgunluk
Diyabeti olan bir kadın gebe kalırsa, gebelik esnasında hastalığın kontrolünün zorlaşacağını ve daha kötüleşebileceğini bilmelidir.
Gebelikte kan şekeri kontrolü neden önemlidir?
- HbA1c gebeliğin ilk aylarında 8’in üzerinde ise düşük riski 3 kat artar
- Diyabetik kadınların çocuklarında sakatlık oranı %8-13 iken şeker hastası olmayan kadınlarda %2-4 dür. HbA1c yüksek ise sakat çocuk oranı o oranda artar
- Kan şekeri >250mg/dl ise erken doğum riski artar.
- Gebeliğin ikinci yarısında yüksek kan şekerleri iri bebek, bebekte zor solunum, bebekte şeker düşüklüğü, sarılık, polisitemi, kalsiyum düşüklüğü ve kalp problemlerine neden olur.
Gebe diyabetlide kan şekeri ne olmalı?
- Açlık kan şekeri: 60-90mg/dl
- Tokluk 1saat:<120 mg/dl
- Tokluk 2.saat: <120mg/dl
* İnsülin nedir? kimler kullanır? hangi hastalığa iyi gelir? nasıl kullanılır?
Enjeksiyon sonrası o bölgeye masaj, ısıuygulaması yapmak, o bölgede geçici ısı artışı olması ve o bölgeyeegzersiz uygulanması insülin emilim hızını artırır. Örneğin, ağırlıkçalışan birinin kollarına, futbol oynayan birinin bacaklarına, mekikçeken birinin karnına insülin yaptıktan sonra, bu kişinin egzersizyapması insülinin hızla emilmesine neden olur.
İnsülin nedir?
İnsülin,vücudumuzda midenin arka tarafına yerleşmiş, yaprak şeklinde bir organolan pankreasın beta hücrelerinden salınan bir hormondur. Kanda serbestolarak dolaşan şekerin hücre içine girmesini sağlar. Böylece hemkandaki şeker düzeyi normal seyretmiş hem de yaşam için enerjisağlanmış olur.
Yediklerinizden enerji olarakfaydalanabilmeniz için vücudunuzdaki insülin yeterli ve etkiliolmalıdır. Çünkü hücrelere glikozun girişi için kapıyı açan anahtarinsülindir. Diyabetlilerde ise pankreas yeterli insülini üretemez ya daüretilen insülin vücutta etkili bir şekilde kullanılamaz. Bu da kanşekerinin yükselmesine neden olur. Bu durumda vücudunuz için hayatiöneme sahip olan insülini dışarıdan sağlamanız gerekir.
İnsülinleri nerede ve nasıl saklamalısınız?
İnsülinenjeksiyonunda kalem kullanıyorsanız, kalemi buzdolabına koymaya gerekyoktur. Oda ısısında(25 dereceye kadar) saklayabilir, çantanızdataşıyabilirsiniz. Fakat kaleminizi direkt güneş ışığına maruzbırakmayınız. Kalem dışındaki diğer yedek insülin flakon vekartuşlarınızı buzdolabının kapağında orta tarafında 2 – 8 derecearasında saklayınız.
İnsülinlerinizi asla dondurucu bölümlere koymayınız, dondurmayınız. Donmuş insülinleri de kullanmayınız.
Seyahatesnasında yedek insülinlerinizi, insülin seyahat çantalarıyla muhafazaetmeye çalışınız. Uçak yolculuğu yapacaksanız, hava yollarına bilgiveriniz, insülinlerinizi yanınıza alınız.
Açılmışinsülinlerinizi 28-30 gün süre ile kullanabilirsiniz. Eğer bu süreninsonunda insülininiz bitmediyse kalanını kullanmayınız, yenisini açınız.İnsülin satın alırken de son kullanma tarihine ve insülininizin ticariismine dikkat ediniz, yanlış insülin almayınız.
İnsülinleri nerelerden ve nasıl uygulamalısınız?
İnsülinlerkol, bacak, karın ve kalçadan uygulanmaktadır. İnsülin emiliminin eniyi olduğu bölge ise karın bölgesidir. İnsülini kalbe ne kadar yakınbölgeye enjekte ederseniz, emilimi o kadar çabuk olur. Dolayısıyla kol,bacak ve kalça bölgelerine doğru insülinin emilim hızı giderek azalır.
Enjeksiyonsonrası o bölgeye masaj, ısı uygulaması yapmak, o bölgede geçici ısıartışı olması ve o bölgeye egzersiz uygulanması insülin emilim hızınıartırır. Örneğin, ağırlık çalışan birinin kollarına, futbol oynayanbirinin bacaklarına, mekik çeken birinin karnına insülin yaptıktansonra, bu kişinin egzersiz yapması insülinin hızla emilmesine nedenolur.
İnsülinler;insülin enjektörü, insülin kalemleri ve insülin pompalarıyla derialtına (subkutan dokuya) uygulanır. Yaptığınız insülinin daha etkiliolması için insülin uygulama bölgelerinizi rotasyon tekniği iledeğiştiriniz. Giysilerinizin üzerinden kesinlikle insülin enjeksiyonuyapmayınız. Her enjeksiyonda yeni iğne ucu veya yeni insülin enjektörükullanınız.
Sürekli aynı bölgeden ve aynı iğne ucu ile insülin yapmak,
- Enjeksiyon bölgesinde şişlik, sertlik ve morarmalara,
- Enjeksiyon bölgesinde insülin birikimine,
-Lipoatrofi(enjeksiyon bölgesinde yağ dokusu kaybı ve erimesine bağlıoluşan çukurlar) ve lipohipertrofilere(yağ dokusu birikimi sonucuenjeksiyon bölgesinde oluşan sertlikler) yol açmaktadır.
Dolayısıyla hem canınız daha çok yanar, hem enfeksiyon riskiniz artar, hem de insülininizin etkinliği azalmış olur.
İnsülin enjeksiyonunuzu nasıl yapmalısınız?
• Öncelikle ellerinizi ılık su ve sabunla yıkayınız.
• Yapacağınız insülin dozunuzu hazırlayınız (insülin kalemi / insülin enjektörü ile)
• Enjeksiyon yapacağınız bölgeyi alkollü pamukla siliniz ve kurumasını bekleyiniz.
•Enjeksiyon yapacağınız yeri iki parmağınızla kıstırarak kaldırınız(çimdikleme tekniği) ve iğnenin metal kısmını bu bölgeye dik olarak,sonuna kadar batırınız.
• Pistonu sonuna kadar iterekayarladığınız insülin dozunuzun hepsini enjekte ediniz ve iğneyiçekmeden önce yavaş yavaş 10’a kadar sayınız.
• Daha sonra iğneyi yine dik olarak çekiniz ve kuru pamukla enjeksiyon yerine sadece bastırınız, ovuşturmayınız.
•Kullandığınız insülin enjektörü veya kaleme taktığınız iğne ucunu çıkartarak atınız ve kaleminizin kapağını kapatınız.
•Kısa ve uzun etkili insülinler berrak görünümlü, orta etkili ve karışım(mix) insülinlerin ise bir çoğu bulanık görünümlüdür. İnsülininizinhangi gruptan olduğunu hekim veya hemşirenizden öğreniniz. Eğerinsülininiz bulanık görünümlü ise enjeksiyonunuzu yapmadan önce tamamenkarışması için insülin kaleminizi veya insülin şişesini ellerinizinarasında 10 kez yavaş yavaş yuvarlayarak iyice karışmasını sağlayınız,daha sonra insülin dozunuzu ayarlayınız.
• İnsülininizi hangivakitlerde, yemekten ne kadar zaman önce ya da hangi saatlerde, nasılyapmanız gerektiğini mutlaka öğreniniz.
Eğer insülininizi insülin enjektörü ile yapacaksanız
• İnsülin şişenizin tepesini alkollü pamukla siliniz.
• Kullanacağınız doz kadar havayı enjektörünüze çekip, sonra bu havayı insülin şişesine boşaltınız.
• İstenilen insülin dozunu enjektörü şişeden hiç çıkartmadan, şişeyi ters çevirerek enjektöre çekiniz.
• Kesinlikle insülin enjektörü dışında bir enjektör kullanmayınız.
• Hazırladığınız insülini yukarıdaki uyarıları dikkate alarak enjekte ediniz.
• İnsülin enjeksiyonunu asla giysilerinizin üzerinden yapmayınız.
Kimler insülin enjeksiyonuna ihtiyaç duyar?
• Tip 1 Diyabetliler (insüline bağımlı şeker hastaları)
• Gebe diyabetlilerin bazıları
• Ağızdan alınan şeker düşürücü haplara yanıt vermeyen Tip 2 diyabetliler
• Akut ve kronik komplikasyonları olanlar
• İdrarda şeker pozitifliği olanlar
• Acilen cerrahi girişim yapılmasına karar verilip şekeri yüksek seyreden hastalar
• Pankreadektomi geçiren tüm hastalar
• Diyabete bağlı olarak sinir sistemi göz ve böbreklerinde hasar oluşmuş diyabet hastaları.
İnsülin tedavisinin amaçları nelerdir?
• Diyabetin diğer organlarda oluşturacağı sorunları önlemek,
• Kan şekerini normal düzeye getirmek ve bu düzeylerde tutmak,
• Önlenemeyecek düzeyde sorunlar oluşmuşsa ilerlemelerini durdurmak,
• Hamilelik ve bebekle ilgili komplikasyonları önlemek,
• Çocuklarda büyüme ve gelişmeyi sağlamak.
İnsülin çeşitleri nelerdir?
• Çok kısa etkililer
• Kısa etkililer
• Orta etkililer
• Uzun etkililer
• Karışık insülinler
Kullandığınızinsülinin hangi gruba girdiğini, hangi zamanlarda, nasıl kullanmanızgerektiğini doktorunuzdan veya diyabet eğitim hemşirenizden öğreniniz.
Kan şekeriniz beklenmedik bir şekilde düştüyse
Hipoglisemi,kan şekerinde düşüş (60 mg/dL) olması durumudur. Yüklü dozda ilaç,insülin, egzersiz, yetersiz beslenme ve stres hipoglisemiye yolaçabilir.
Eğerhasta baygın değilse ve bir şeyler yutabilecek durumda ise, tedaviolarak ağızdan glukoz (kesme şeker, bal, reçel, meyve suyu veya glikoztablet) verilmelidir. Hipoglisemi çikolata ile tedavi edilemez. Çünküçikolatanın içindeki yüksek miktardaki yağ şekerin emiliminiyavaşlatır. Dolayısıyla kan şekerini hızlıca yükseltemezsiniz. Oysaamaç o anda kan şekerinin hızlıca normale dönmesini sağlamaktır.
Hastanınbilinci kapalıysa doğrudan GLUCAGON enjeksiyonu uygulanır. İnsülinenjeksiyonundaki cildi kabartma işlemi bu enjeksiyonda yapılmaz.
Direktkas içine enjekte edilir. Diyetisyeninizin önerdiği ara öğünü vaktindealmayı ve yanınızda mutlaka kesme şeker ya da meyve suyu bulundurmayıihmal etmeyiniz. Yanınızda diyabet kimlik kartınızı taşımayı daunutmayınız.
Ailebireylerinizin, arkadaşlarınızın ve yardımcılarınızın düşük kan şekeribelirtilerinin neler olduğunu ve nasıl tedavi edildiğini öğrenmeleri,sizin için hayati önem taşır.
Hipoglisemi belirtileri
• Görme bozukluğu
• Anksiyete
• Titreme
• Başağrısı
• Açlık
• Güçsüzlük / yorgunluk
• Aşırı sinir
• Terleme
• Kalp çarpıntısı
• Baş dönmesi
Kan şekerinde yükselme: Hiperglisemi
Günlükaçlık kan şekerinin 125 mg/dL’nin üzerinde ve günün herhangi birsaatinde kan şekerinin 200 mg/dL ve üzerinde olması durumudur.
Belirtileri nelerdir?
• Ağız kuruluğu, hararet basması, çok su içme, dilin basıklaşması
• Sık idrara çıkma
• Bulanık görme
• Uyku hali, yorgunluk
• Ayak tabanlarında yanma hissi, karıncalanma, uyuşma hissi
• Deride kuruma ve kaşıntı
• Kesik ve yaraların geç iyileşmesi
• Sık sık enfeksiyon geçirme
Hiperglisemi nedenleri nelerdir?
• İlaçları uygun dozda kullanmamak
• Diyete uymamak, fazla yemek
• Egzersiz yapmamak
• Enfeksiyon, stres
Unutmayın!
• İnsülin hayat kurtarıcıdır, bağımlılık yapmaz.
• En mükemmel tedavi yöntemidir.
• Uygun kullanıldığı takdirde hiçbir zararı yoktur.
• Kullanmakta gecikmeyin. Eğer bir sorununuz olursa mutlaka sağlıkgörevlinize başvurun ve diyabet kimlik kartınızı yanınızda taşımayıihmal etmeyin
* Kaç tip diyabet vardır?
Tip 1 Diyabet
Tip 1 Diyabet’te insülin kullanılır.1921 de insülin keşedilmeden önce Tip 1 diabetli hastalar genellikle 1-2 yıl içerisinde ölürlerdi. Ancak günümüzde insan insülinine neredeyse eşdeğer olan birçok kimyasal insülin in piyasaya verilmesi ile kan şekeri kontrol altında tutulabilmektedir.İnsülin tedavisi ile kan şeker düzeyleri mümkün olduğunca kontrol altına alınır ve bunu yaparken de tehlikeli hipoglisemi oluşmasının önüne geçilmeye çalışılır.Bunun için her hastada doz ve kullanılacak insülin’in tipi Doktor tarafından ayrı ayrı belirlenmelidir.
Etki sürelerine göre kaç tip insülün vardır?
Kısa etki süreli insülinler: Etkisi çabuk başlar ve kısa sürer.Etkisi subkutan enjeksiyonlarda 30-60 dk’da başlar, 2-4 saatte maksimum seviyeye ulaşır, 8 saat sürer.Acil durumlarda kullanılan tek insülindir.
Orta etki süreli insülinler:
Uzun etki süreli İnsülinler:Orta ve uzun etki süreli insülinler subkutan enjeksiyonlarda etkisini 1-2 saat içinde gösterir, 4-12 saatte maksimum seviyeye ulaşır ve 16-35 saat sürer.
Tip 2 Diyabet
Tip 2 Diabet’te kilo alımının sınırlandırılması, diyet, egzersiz ve ilaç kullanımı seçenekleri arasında uygun kombinasyonlar kullanılarak kan şekeri kontrol altında tutulabilir.
Tip 2 Diabet tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir ?
Sulfonilüre grubu ilaçlar.Bu ilaçlar pankreası uyararak daha fazla insülin üretimini ve açığa çıkmasını sağlarlar.Bu da kan şekeri düzeylerini kontrol altında tutar.Bu ilaçların etkili olabilmesi için pankreasta etkin beta hücrelerinin olması gerekmektedir.Hemen hepsi yemekten 4 saat sonra hipoglisemiye neden olabilir ancak bu seyrek görülen bir durumdur.Kullanılacak sulfonilüre’nin seçimi hastanın yaşına ve böbrek işlevlerinin durumuna bağlıdır.
Yaşlı hastalarda klorpropamid ve glibenklamid gibi uzun etkili sulfonilüreler yerine gliklazid yada tolbutamid gibi kısa etkililer kullanılırsa hipoglisemi gelişme riski azaltılmış olur.Kilo alımını sınırlandırılması ile kan şekeri kontrol altına alınamayan hastalarda kullanılmalıdır.Çünkü bu grup ilaçlar kilo alımını kolaylaştırıcı etkiye sahiptirler.Şişman hastalarda ise kullanılmamalıdır.(Bu hastalarda metformin kullanılması önerilir.) Klorpropamid, Glibenklamid, Glibornurid, Gliklazid, Glimepirid, Glipizid, Glikidon, etken maddesi içeren ilaçlar Sulfonilüre grubu ilaçlardır.
Biguanidler (Metformin) Karaciğerde depolanan glikozun salınımını azaltır. Aminoasit ve yağlardan glikoz üretimini azaltır ve glikozun vücutta kullanımını arttırır.Etkili olabilmesi için pankreasta Langerhans adacık hücrelerinin az da olsa etkin olması gerekmektedir.Sıkı diyet ve sulfonilüre ler etkili olamazsa kullanılmalıdır.Ancak şişman hastalarda ilk ilaç olarak kullanılabilir. Hipoglisemi oluşturma tehlikesi yoktur.Böbrek bozukluğu olanlarda laktik asidoza sebep olabileceğinden kullanılmamalıdır.Piyasada ki tek formu Metformin etken maddeli ilaçlardır.
Akarboz: Bu grup ilaçlar barsaklardan nişasta ve sukroz sindirimini ve emilimini yavaşlatarak kan şekerini düşürürler. Sulfonilüre veya Biguanid grubu ilaçların tek başına etkili olmadığı durumlarda tedaviye eklenirler.
Bu tedavilere rağmen kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulamayan bazı Tip 2 Diabetlilerde insülin enjeksiyonları gerekebilir.
Komplikasyonları
Kan şekeri kontrolünün sağlanamaması, kısa veya uzun dönemde sağlık sorunları oluşturur. Diyabet küçük ve büyük damarlarla birlikte sinirlerin de hasar görmesine neden olabilir. Diyabetin neden olduğu bu hasarlar komplikasyon olarak tanımlanır. Diyabetin akut ve kronik komplikasyonları hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabetli bireylerde görülebilir.
Diyabetin Akut Komplikasyonları Nelerdir?
Düşük kan şekeri (hipoglisemi) : Kan şekeri fazla düştüğünde (çok fazla insülin, çok fazla egzersiz ya da yetersiz enerji alımı sonucu) kişi normal fonksiyonlarını yapamaz. Hipoglisemi, şekerli meyve suyu, kesme veya toz şeker almakla hızla düzelir.
Ketoasidoz: Diyabetik koma da denen ketoasidoz insülin yokluğuna bağlı ağır bir durumdur. Esas olarak sıklıkla tip 1 diyabetli kişilerde sık görülür.
Laktik asidoz: Laktik asidoz, vücutta laktik asit birikmesidir. Hücreler enerji olarak glukoz dışı yakıt kullandıklarında laktik asit yaparlar. Eğer çok fazla laktik asit vücutta kalırsa, denge bozulur ve kişi kendini rahatsız hissetmeye başlar. Daha az sıklıkta görülen bu durum, esas olarak tip 2 diyabetli kişileri etkiler.
Bakteriyel / fungal (mantar ) enfeksiyonlar: Diyabetli kişiler cilt ve tırnaklarda sık olmak üzere tüm organlarda bakteriyel ve fungal kaynaklı, enfeksiyonlara daha açık hastalardır.
* Diyabetin Kronik Komplikasyonları Nelerdir?
Uzun bir süre kan şekerinin yüksek olması, büyük ve küçük damarları ve sinirleri tahrip eder. Tahribat hangi organda ise ona ait sorunlar görülür.
- Kardiyovasküler hastalık : Birçok ülkede, kardiovasküler hastalık ya da dolaşım sistemi hastalığı diyabetli kişiler arasında en başta gelen ölüm sebebidir. Diyabetli kişilerde kalp hastalığı ya da inme riski 2-5 kat daha fazladır. Bacaklardaki damarlar da etkilenir ve bu nöropatiyle beraber amputasyona yol açabilir.
- Retinopati (Gözlerin hasar görmesi): Yetişkinlerdeki körlük ve görme bozukluğunun önde gelen sebebidir. 15 yıl boyunca diyabetik olan, şekeri kontrolsüz kişilerin % 2'si kör olurken, % 10'unda ağır görme bozukluğu gelişir.
- Nefropati (Böbreklerin hasar görmesi): Diyabetli kişiler için büyük bir tehdittir. Kontrolsüz tip 1 diyabetli kişilerin % 40'ında 50 yaşına geldiklerinde diyaliz ve/veya böbrek nakli gerektirebilecek, ağır böbrek hastalığı gelişebilir.
- Nöropati (Sinirlerin hasar görmesi): Diyabetli kişilerin en az yarısını etkiler. Diyabetik sinir hastalığı, bacaklarda ve ayaklarda duyu kaybına yol açabilir ve bu da ayak yarası ve bacak kesilmesi ile (amputasyon) sonuçlanabilir. Bacak amputasyonlarında kaza dışı nedenlerin başında maalesef diyabet gelmektedir. Diyabetik sinir hastalığı ayrıca iktidarsızlığa da yol açabilir.
- Ayak komplikasyonları
İleri safhadaki diyabet ayak görüntüsü